Dışişleri Bakanı Fidan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Almanya, bizim en büyük ticaret ortaklarımızdan biri. İkili ticaret hacmimizi yakın bir gelecekte 60 milyar dolara yükseltebileceğimize inanıyoruz.  Enerji alanındaki iş birliğimizin kuvvetlendiğini de görmekten memnunuz.

Ayrıca yenilenebilir enerji, yapay zeka ve dijitalleşme gibi alanlardaki iş birliğimizi artırabileceğimizi düşünüyoruz. İkili ilişkilerimizin söz konusu olduğunda ülkelerimiz arasında en güçlü bağlardan biri olan Almanya’daki Türk toplumunu da anmamız gerekiyor.

Türk toplumunun, Almanya’daki toplumsal, ekonomik ve kültürel hayata sunduğu katkılar, iki ülke için de gurur vericidir.

Avrupa Birliği, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumundadır. Bu çerçevede gümrük birliğinin güncellenmesine yönelik müzakerelere vakit kaybetmeden başlamamız gerekmekte. Bu konuda Almanya’nın desteğini beklediğimizi de kıymetli mevkidaşımla paylaştım.

Bir diğer öncelikli konu ise vize serbestisi diyaloğunun yeniden canlandırılması, bu konuda karşılıklı niyet beyanını tekrarladık. Türkiye’nin yapması gereken 4-5 tane konu var. O konuda bizim sistem içindeki ön görüşmelerimiz bitti. Gerekli adımları atacağız. Cumhurbaşkanımız da bu konuda oldukça hassas.

Schengen vize başvurusu süreçleri konusunda AB tarafından alınan kolaylaştırıcı ve hızlılaştırıcı tedbirleri de kıymetli buluyoruz. Ancak bu alanlardaki sorunlar, bildiğiniz gibi tümüyle giderilmiş değil. Bu konudaki beklentilerimizi de değerli misafirimle paylaştım.

Türkiye-AB ilişkilerinde uzun vadeli stratejik bakış açısıyla hareket etmek her iki tarafın da ortak çıkarınadır.

İki müttefik olarak ülkelerimizin ve Avrupa’nın güvenliğini ilgilendiren konularda da yakın çalışmaya önem veriyoruz. Bu çerçevede imkan ve kabiliyetlerimizin güçlü olduğu savunma sanayi alanında kısıtlamaların değil, ortak projelerin gündemde olduğunu görüyoruz. Değerli mevkidaşım, bu yöndeki atılan adımları söyledi, Almanya’nın son dönemde bu yönde attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz.

İki taraf olarak da Gazze’deki ateşkesin devamlılığı, insani yardımların kesintisiz girmesini, savaşın kalıcı olarak durmasını beklediğimizi teyit ettik. Aynı zamanda iki devletli çözümün, hayata geçirilmesi bölgedeki kalıcı barış için esas bir adımdır. Bu konuda da mutabakatımız var.”

Almanya Federal Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“Türkiye, bizim için sadece NATO’da bir müttefik değil, aynı zamanda stratejik bir ortak. Bütün dış politika konularında ve aynı zamanda iyi bir dost. Bugün gerçekten Orta Doğu’daki durum bizi meşgul etti. Nihayet rahatladık. Silahlar sustu, rehineler serbest bırakıldı. Buraya gelirken ülkelerimizin etkisini kullandık. Kişisel ilişkilerimizi kullandık ve eşgüdüm halinde hareket ettik. Bunun için teşekkür etmek istiyorum.

Aynı zamanda çok büyük bir görevle karşı karşıyayız. Şu anda çok büyük bir karanlıkta bir ışık yakmış olduk. Bu ışığın sürmesini istiyoruz ki Gazze’deki insanlar, onurlu ve güven içinde yaşamlarına devam edebilsinler. Bunun için de uluslararası bir iş birliği şart.

İnsani felaket ve Gazze’deki yıkımın boyutu aslında daha şimdi gerçekten ortaya çıkıyor. Almanya, Birleşmiş Milletler’i ve diğer insani yardım aktörlerini destekliyor. Bölgeye en kısa zamanda gıda ve barınma imkanı, temiz su sağlayabilmek için. Bu yeniden yapılanma, yıllar sürecek. Kısa süre içinde Kıbrıs’ta geniş bir katılımcıyla birlikte bir toplantı düzenleyeceğiz.

Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’de bir yönetimin sağlanması çok önemlidir. Almanya, iki devletli bir çözüm taraftarıdır.

Biz, AB-Türkiye ilişkilerinin gelişmesini istiyoruz. Gümrük birliğinin güncellenmesini istiyoruz. Vize serbestisi istiyoruz. Pozitif bir gündem oluşturmak istiyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmek isterse Almanya her zaman güvenilir bir ortak olacaktır.”

Bakan Fidan: “Bugün yakın geçmişimizden ders çıkartarak, artık Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde zamanın ruhuna uygun yen bir stratejik çerçeveyle, yeni bir bakış açısıyla bir bütünleşme sağlanması gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın iradesi tam. Hükümet olarak da biz bu konuda elimizden geleni yapma konusunda kararlıyız. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden de beklentisi, Avrupa Birliği’nin özellikle siyasi irade olarak Türkiye’nin üyeliği konusunda hiçbir çekincelerinin olmadıklarını net bir dille ifade etmeleri gerekiyor.”